14 Ekim 2009 Çarşamba

mutluyum / mutlusun / mutlu

insanoğlu çok küçük şeylerden mutlu olurmuş gibi geliyo bazen.. bazen de allahım neler neler geçiyo elimize bi türlü mutlu olmak istemiyoruz. azalan verimler yasası gibi bişey okumuştuk ya ekonomide, birşeyden ne kadar çok elde edersen, ondan sağladığın fayda da o kadar azalıyo ya hani, işte durum bu.. yenisini istiyoruz, daha fazlasını, daha güzelini, daha daha dahasını istiyip duruyoruz.

ama bazen de öyle bişey oluyo ki, hiç beklemezken, azıcık bişey nası mutlu ediyo bizi. çünkü sürpriz oluyo, talebimiz dışında gelişiyo ve ihtiyacımız yokken fazladan geliveriyo.

bayılırım mesela, hiç beklemediğimiz bir zamanda, uzuuun zamandır giymediğimiz kotun cebinden para çıkar ya.. hele bi de kağıt paraysa, off o nası bi sevinçtir yaa, belki sakız bile alınmaz o paraya ama sanki dünyaları alırmış gibi gelir insana.

evde oturuyoruz ya da, yorgun ve de argınız... aklımıza bi obje gelir takılıverir, gidip şunu mutfaktan/odadan/aşşadan/yukardan/dolaptan alıp gelsem dersin ama bi üşenirsin bi mız mız yaparsın.. kafanı bi çevirirsin, aman allahım yanı başındaki masada durmuyor mu meğer! sanki dünyada sahip olamayacağınız yegane şey oradadır, ve o mutlu olma saniyesinin tarifi yoktur bende.