22 Temmuz 2010 Perşembe

chronicles of bodrum - II

Pratikte bugün tatilimin son günü, teoride pazartesiye kadar tatilim. Uçak saatini bekliyoruz. Yüzmekten, uyuyup uyanmaktan, ıslanıp kurumaktan, duş almaktan bitap düşmüş durumdayım : ) ama değdi doğrusu.

Ne kadar, kafamı dinledim desem de, insan gittiği yere kendisiyle beraber herşeyini götürdüğü için düşünüp sıkılmamak elde degil. Ama tatíl sonrası, yeni sezon işbaşıyla beraber her şey yenilenmiş gibi olsun istiyorum.

Hadi bakalım, bu yaz da böyle geçti. 4 senedir kurduğum yaz tatili hayallerimi düşünüp aptallığıma güldüm : ) insan yaşadığı sürece öğreniyor işte

Yatağımı ve yastığımı özledim...

20 Temmuz 2010 Salı

chronicles of bodrum - I

8 günde 2 kitap bitirildi
Serdar Ortaç konserine gidildi, kurtlar döküldü
Uzun zamandır olmadığı kadar çok bronzlaşıldı, güzelleşildi
Hala dikkat çekici bir kadın olduğum farkedilip, sevinildi :)
Yeni arkadaşlar edinildi
Sabah gün doğmadan denize girildi, hayata şükredildi
Sadece 1 kere derin düşüncelere dayanamayıp, ağlandı
Her akşam sahilde içip ayın deniz üzerindeki manzarası izleniyor, hayata bi daha şükrediliyor
Kabullenildi...

9 Temmuz 2010 Cuma

8 Temmuz 2010 Perşembe

ankara

ne zaman böyle yağmur yağsa ankara'da, bir yazma hissi geliyor da gitmiyor bir türlü. toprak her yerde böyle mi kokar bilmiyorum ama ankara'ya yağdıkça sanki birşeyler temizleniyor içimden...

başka bir şehri hayal edip sana ihanet ettim ben. tanımadığım bir şehrin büyüsüne kapıldım, senin bozkırına yüz çevirmek istedim. oysa ki bu bozkırın caddeleriydi beni hüzünlendiren, hüznümü dindiren. o şehrin insanları da yabancıydı, "istiklal"inde akıp giden hayatı da.. başka bir şehri düşünüp sana ihanet ettim ben, beni affet..

3 gün sonra gideceğim, ama dönmek üzere. ben seni terketmek için gidemezmişim hiç zaten. ne yana baksam taş toprak, ne yana baksam gördüğüm bu sarı hava beni sarıp sarmaladı en zor günlerimde. iyi ki vardın ve iyi ki ben burdaydım. başka bir şehirde terkedilseydim, boğulurdum..

bir şehirle özdeşleştirmiştim herşeyi ve şimdi adını duymak bile istemiyorum. ama sen ankara, sen çok vefalı çıktın, serin yaz gecelerinde penceremden konuşurken senle "boşver" diyen sesini duydum ben yemin ederim.

ne zaman böyle yağmur yağsa, benimle beraber ağladığını anladım, beni hiç yalnız bırakmadın sen. adına çok şiir yazmıyorlar, olsun.. şarkını yapan da yok pek, ona da peki.. biz seninle kendi şarkımızı yazıp kendi şiirimizi okuyalım. hayallerini kendinden başkasına bağlayanların ne kadar mutsuz olacağını gösterdin sen bana.

başka bi şehirde olsaydım şimdi, ölümü düşünmek kolaydı. ama insan köklerinin olduğu yerde bu kadar kolay vazgeçemiyor kendinden, vazgeçemiyor gelecekten..

yeter artık ağlama, beni affet ankara...

bu imkansızlıklar
bu yaralar
hepsi, hepsi insan işi
ve insanın insana ettiği
en yalan yemin: AŞK!
y.e.

1 Temmuz 2010 Perşembe

1 temmuz

eskiden 1 temmuz'da biz evimizden çoook uzaklarda olurduk. başka bir dünyaya giderdik sanki. ben zannederdim ki herkes bizim gibi terkeder evini 3 aylığına, herkes böyle denizin kumun içinde aylak bir yaz geçirir bizim gibi. çocuktum ve dünya benimkinden ibaretti sadece...

deniz bayramı bugün. deniz olmasa da hergün bayramdı bize aslında o zamanlar. çocuktum ve aşk yoktu hayatımda. o zamanlar adım "saf"tı, şimdi "deli", ikisi de aynı şey, kalbimse buz gibi...

insanlar biyerlerde aylak bir yaz geçiriyor, ben burdayım ama zaman başka biyerde başka bi şekilde akıp gidiyor. hala her akşam yağmur yağıyor, yağmura hüzünlenip ağlıyorum, penceremden ankarayı gözlerimle seviyorum.

çocuktum ve aşk yoktu hayatımda, ben aynı bendim, "hayıırr" dedim mi herşey biterdi... nasıl oldu da bu kadar örselendim : (

bana yalanlar söylese yetinecektim
ama yalan söyledi...
ö.a.