4 Kasım 2016 Cuma

bir çırpıda 38

ben 28'dim daha dün. henüz 30'lu rakamlara bile geçmemiştik. bugünleri hayal etmemiştim. zaten etseymişim de bu kadar güzelini hayal edemezmişim büyük ihtimalle.

ben bir çocuğun annesiyim artık. bana muhtaç, bana sığınan, benden ilgi ve şefkat bekleyen, koruyup seveceğim, uğruna herşeyi yapabileceğim dünyalar güzeli bir kızın annesiyim. yok öyle anlattıkları gibi kutsal bir göreve gelmiş hissetmiyorum kendimi. hatalarımdan, arsızlıklarımdan da muaf değilim. başım göğe erip, cennet ayaklarımın altına falan da serilmedi. ben benim hala, eskisinden eksiğim yok. fazlan var mı dersen, çok.

kolay değilmiş çocuk sahibi olmak. annelik dediğin, baştan ayağa vicdan azabı zaten. kıçın 2 dakika rahat görse suçlandığın bir ruh hali sürekli. uykusuzluk, yorgunluk, sinir bozukluğu, pişmanlık ve daha bir sürü şey anneliğin kaderiymiş de, sen bunları çekmiyorsan eksik kalıyormuşsun gibi bir hissiyat göğüs kafesinde.

ben bugün 38 oldum kızım. senin 38'ini görür müyüm bilmem. hayatın ne getireceğini bilmiyoruz. ne getirirse getirsin, insanlığını kaybetme. kimsenin hakkına göz dikme. vicdanlı ve merhametli ol. güçlüden değil haklıdan yana ol. sevmenin ne büyük erdem olduğunu anladığında bunu hakedenlerle paylaş sadece.

bu iş bir çırpıda 48'e kadar gider sanki...

3 Ocak 2016 Pazar

dinner is served

Yemek yapmayı çok sevdiğim ve çok güzel yemek yaptığım için özel bir televizyon kanalındaki çok izlenen yemek programında sarımsak soyucu olarak işe başladım. Benim için iyi bir başlangıç noktasıydı burası, bir de bulaşıkları yıkayan tayfa var ki kimse onların yerinde olmak istemez. Tahmin edersiniz ki bu işler o kadar kolay değil. En aşağıdan başlamak gerekiyor. Yemekler yapılmadan önce o kadar malzemeyi kim hazırlıyor sandınız? Bizim gibi görünmez kahramanlar tabi ki. Gelişme gösterirsem kısa bir süre sonra domates rendeleyici, ceviz kırıcı ya da et doğrayıcı olabilirim. Bu tamamen benim sabrıma ve kabiliyetime kalmış bir şey. Zaten et doğrayıcı mertebesine gelirsem, yemekleri pişiren kişi bile olabilirim bir zaman sonra. Ama yanlış anlamayın. Yemekleri yapmak, yemek programını sunan kişi olmakla aynı anlama gelmiyor. Şöyle ki, yemek programının starı çok ünlü, halk tarafından sevilen, çok popüler bir şahsiyet. Ancak yemek yapmaktan zerre anlamıyor. Programdan önce malzemeler hazırlanırken, benim gibi karın tokluğuna çalışanlar  sarımsakları, soğanları, domatesleri doğrarken; aşçı, programın starına yemekleri nasıl yapacağını anlatıyor. Hakkını yememek lazım, bizim star rol kesmekte gerçekten müthiş. Kameralar çekimdeyken o kadar ustalıkla yemek yapıyor ki, oturup hepsini yiyesiniz gelir.
Yemek yapmayı bilmeyen yemek programı sunucusu kişi, kameralar önünde son derece esprili, kibar, düşünceli, sevimli mi sevimli bir insan evladı olmasına rağmen, "kayıt dışı" duruma geçtiğimizde ekibe etmediğini bırakmıyor. Yok bu soğanlar niye bu kadar büyük doğrandı, vay efendim domatesleri niye doğramadınız da rendelediniz? Duyan da yemekleri gerçekten bu yapıyor da malzemeler istediği gibi hazırlanmadığı için yemek olması gerektiği gibi olmuyor sanır.
Şimdilik maaşım çok düşük; her gün bir çeşit ana yemek. Biraz kıdemlenince tatlı da yiyebileceğim. Ama ben tatlı sevmediğim için onun yerine ana yemek çeşidini ikiye çıkarmayı teklif edeceğim.