30 Ekim 2010 Cumartesi

@ Hatay

Yemek yemek için 700 km yol geldik : ) 2 gündür Hatay mutfağından yemediğimiz şey kalmadı. Oooof catlamak üzereyiz.

Şu an güzel yurdumun en güney ucundayız, karşıdaki tepenin ardı Suriye. Deniz kenarındayız, mangalda künefe yapıyolar.

Yemek içmek, kış günü 27 derecede gezmek güzel de, bu yorgunlukla yarın o kadar yolu kim gidecek? Bi daha hazırlanıp kim yollara düşecek?

Aaaaay hayat çok zor : )

27 Ekim 2010 Çarşamba

stop

Yoruldum ulan. Uygar dünya bu mudur yani? Millet evine giderken aksamları sakin sakin, ben toplantıdan cıkıp ofise gidiyo oluyorum daha. Herkesin işini ben bitiricem sanki. Seytan diyo ki evlen, yap bi cocuk, kır kıcını otur evde. Ama yooook, ruhum kabul etmez.

Valla iş güç yığılı duruyo, hayatımda ilk defa izin aldım, tatile gidiyorum. Zaten kafam da götürmüyo bu kadar seyi. Yaşlanmak böyle bişey galiba. Sanki daha cok unutuyorum, daha cok dagılıyo dikkatim. Evet yorulmuşum ben yaa.

Pazartesi yine seyahat... Bilgisayarım, telefonum ve ben seviyeli bi birliktelik yaşıyoruz :) ama ben coook yalnız hissediyorum kendimi yollarda, o koca şehirde. Hep ağlamaklı oluyorum, niye?

Evcimen bi insanım ben galiba.. Homo domesticus. Mutsuz oluyorum yabancı yerlerde.

iii de ben şimdi n'apıcam?

12 Ekim 2010 Salı

körler ülkesi

Bu şehre gelmekle bir yalana inanmak aynı şey sanki

4 Ekim 2010 Pazartesi

yılın ilk çorabı

kış geldi :( benim bu soğuk havalara alışmam lazım. sabah arabaya binince 4 dereceyi gördüm. ama en güzeli ne biliyo musunuz? çoraplar! sıcacık, yumuşacık çoraplar : )

erken kararan günler, soğuklar, sevimsiz suratlı insanlar, solgun benizler... ama hepsinin ötesinde birşeyi bilmek güzel: yaz yeniden gelecek.

ve ben soğuk kış günlerinde oradan oraya seyahat ederken, dışarıya baktığım camın sıcaklığında insanları özlüyorum...

akşam kavuşmadan
dükkan kapanmadan
aşk mümkün müdür hala?