25 Kasım 2009 Çarşamba

avuntu

seni senden de yakın yalnız ben tanıyorum
sana seni en sıcak bir ben anlatıyorum
kimse varamaz senin ben kadar yakınına
çok zamanlar kendimi sanki sen sanıyorum
sana seni anlatsam, anlatırım kendimi
sende seni ararken, kendimi arıyorum

ö.a.

19 Kasım 2009 Perşembe

life sucks, depression rocks!

depresyonumun tadını çıkarmak istiyorum!

hayatta herşeyden zevk alacak bişey bulan ben, bunalımımdan da zevk alacak yanlar buluyorum kendimce. mesela:

normal zamanlarda yendiği zaman bünyede suçluluk duygusu yaratan ruffles, panço, nutella nevi maddelerden had safhada tüketebiliyorum. ben kendimde değilim, yiyebilirim diye kendimi motive edip aldığım zevki iki katına çıkarıyorum. selülit (ki bende pek bulunmaz), sivilce endişesi, tuz yağ ikilisinin diğer etkileri vız geliyo.. hatta bazen yanında cola felan içtiğim bile oluyo. bu gibi zamanlarda sigara tüketimini de önemsiyorum tabii, dişlerimin beyazını seviyorum ama valla pek umrumda olmuyo bu aralar.

yine normal zamanlarda seğredilmesi asab bozan bol entrikalı, gerçeküstü türk dizilerini seğredip, kendimi abuk subuk senaryonun akışına bırakabiliyorum. hafta içi bol bol aşk-ı memnu, yaprak dökümü, canım ailem, ki kendisi de artık entrikaya bulaşmış bir dizimizdir, tadındaki dizileri seğredip, yetinmeyip haftasonu yayınlanan tekrarlarını da seğretmek suretiyle canımı iyice sıkıyorummmm. allaam o bunla yakalandı, öteki parasız kaldı, beriki sevgilisinden ayrıldı felan diye onlara hayıflanıyorum.

günde 10 saat uyuyup, hiç kitap okumayıp, cumartesi pazarı spor yapmadan koltuğun üzerinde bir dikey bir yatay pozisyonlarda geçirip, zamanın üzerimden geçip gitmesine izin veriyorum. hiççç bişey yapmadan, spora yatırılmış paranın boşa gittiğini bile dert etmeden, benzin ve alkol tüketilmeyen, tüketilince de işin suyunun çıkarıldığı haftasonları yaratıyorum kendime. fonda funda arar "haberin var mı" ya da şebnem ferah "mayın tarlası" çalıyo..

depresyonların en güzel tarafı, hayatın rölantisinden sonraki gazlama evresidir. bir sonraki aşamanın hızlanmak ve hatta hızını alamayıp uçmak olduğunu bilirsiniz ve bu hazırlık evresini dibine kadar sömürmek istersiniz. bu sefer fonda çalacak şarkı nil'den "seviyorum sevmiyorum" olacaktır şüphesizzz..

o yüzden hakkaten merak ediyorum: bakalım kahramanlarımız ilerki bölümlerde nelerle karşılaşıcaklar...

4 Kasım 2009 Çarşamba

iyi ki doğdum, ne güzel bir kadın oldum

hava berbat, pis bi yağmur dövüyo camları. havanın bu kadar kötü olduğu başka bir doğumgünümü hatırlamıyorum. başlığa bakıp da aman ne güzel şeyler yazmıştır bu diye düşündünüz, yanıldınız, kasvetliyim, karadeniz gibi aynı. oysa ben akdeniz gibi günlük güneşlik olmak istemiştim bugün.

aslında bu özel günlere fazla anlam yüklemek saçma. ertesi gün herşey aynı oluyo ya hani. eeee diyesi geliyo insanın. o yüzden dün, bugün, yarın... yok birbirinden farkı.

zaman da ne çabuk geçiyo, yaşlanıyoruz, şöyle böyle vs vs edebiyatı yapmıycam.

çünkü ben yaş(lanm)ıyorum!