25 Aralık 2014 Perşembe

kupa papazı

karanlık odanın duvarlarından sıra sıra geçen iskambil kağıtları masaya düşmedikçe ben bu yataktan kalkmayacağım. halay başı kupa papazı. takmış peşine diğerlerini, dört duvarı dolaşıp duruyorlar, gözüm sinek bacağını arıyor açıkçası, yakışıklı kerata... As'lar ne kadar asilse 7'ler o kadar içten pazarlıklı...

normal biri oldum galiba. ufak tefek şeyler yürütmüyorum artık evlerden. mesela yalan söylemek de çok keyifli, her şeyi olduğundan güzel gösteriyor. çok sinirlenince, birinden nefret edince hunharca adam öldürme hayallerim beni terk etti, ki benim seri katil olamayacağım çok belli. 1. seri işlerden hoşlanmam 2. beni kan tutuyor ve 3. konumuzla alakası yok ama eroinman da olamayacağıma karar verdim, iğne tenime değince ayaklarımdan başıma bir sıcaklık yükseliyor ki bayılmam an meselesi...

şimdi bu güzellik mevzusuna gelirsek öyle sanıldığı gibi bir şey değilmiş. mesela kulaklarım, eskisi kadar büyük değil. yaşlandıkça çekiyor insan, küçülüyor her şey.

ayrıca şu da mutlak bir gerçek ki, tuvalette şarkı söylerseniz kimse sizi korkutamaz.

4 Kasım 2014 Salı

yaş otuz altı, yolun başı...

ne zaman geldim buraya gerçekten bilmiyorum.

daha dün, 18 yaşımı doldurunca kazanacağım özgürlüğü, gece matinesine sinemaya gidebilmeyi, araba kullanabilmeyi, tek başıma tatil yapabilmeyi hayal ederken; bir anda 30'ların sonunun kadınların en güzel zamanları olduğunu ne zaman savunmaya başladım hatırlamıyorum.

anladım, hayat iki aşamalıymış:
1- yaşayıp unuttukların.
2- yaşamak için planladıkların.

Yaş almak, sınırsız aşık olabilme zevkinden vazgeçip ömür boyu sadece birini sevme, sadece onun tarafından sevilme limanına sığınmak demek, ki ah ne güzel hissettiriyor şimdi o duygu bana.

aşklar, acılar, kahkalar, gözyaşları, küfürler, aşk dolu sözcükler hepsi ama hepsi şimdinin temeline döktüğüm harçmış meğer ki. o temeli dökmezsem bunu inşa edemezmişim.

hadi bakalım, daha yeni başladık... otuz altı ulan!