12 Temmuz 2013 Cuma

Cerek Kızın Kızgınç Babaannesi Mediye

Yıllar birbirini kovalayıp dururken, insana yaşlandığını hissettiren şey, geçen yıllar değil, çocukluk ve ilk gençlik figürlerinin hayatımızdan hızla kaybolmaya başlamasıdır.

Çocukluğumun, çocuk takvimine göre (bence) yıllarca gibi süren 3 aylık yaz tatili dönemlerinde her günü beraber geçirdiğimiz, az konuşup çokça takıştığımız babaannesi Mediha öleli bugün 2 sene olmuş. Dedikoducu ve bolca altını ıslatan haylaz bir çocuk olmamdan mütevellit, 5 ailenin hep bir arada yaşadığı yazlık evimizin amiri mutlak'ı babaannem otoriter tavırlarıyla benim için hep "kızgınç" bir kadın olmuştu. Sabah Finike'nin horozları öterken, serin kumlara çıplak ayak basarak evden sıvışıp "arazi" olmama sebep, ıslak yatağımı gören Mediha Hanım'ın imalı bakışları ve homurdanmalarından kaçmaktı.

Torunlarını severdi elbet ama babam gibi pek göstermezdi sevgisini. Babamın, hiç konuşmadığımız anlarda şöyle bir durup, bana bakıp "anam suratlı!" deyişinde, benim için müstesna bir sevgi gösterisi saklıydı. Babamın beni annesine benzeterek onu ve beni sevdiğini, babaannemin yavrusunun yavrusunu elbet seveceğini, benzetildiğim kadını doğal olarak sevdiğimi düşünerek aramızdaki 3'lü sevgi kısırdöngüsüne bayılırdım. Sevgisini göstermeyi bir türlü beceremeyen ama birbirine çok benzeyen 3 insan...


* Cerek: Mutfak ve odaların yüksekçe bir kesimine üzerine eşya asmak için çakılan bilek kalınlığında uzun bir çıta (uzun ince bacaklarımdan dolayı babaannemin bana taktığı isim)
** Mediye: Mediha isminin, şimdi adını hatırlamadığım bir uzak akraba ya da tanıdık tarafından telaffuz ediliş biçimi.