25 Mayıs 2010 Salı

zaman...

zaman en acımasız öğretmendir. önce sınavı yapar, sonra dersi verir. ve hep hazırlıksız yakalanır insan. bilsek ki bunları yaşayacağız, yapar mıyız hiç? bu kadar temkinsiz davranır mıyız? mutsuz olacağımızı bile bile, kalacağımızı bile bile bu sınava girer miyiz? tüm dersler seçmeli şu hayatta, aşk hariç.. onu seçemiyor insan, aşk insanı seçiyor, ve hep yanlış insanı seçiyor nedense..

mutlu olmak ya da olmamak çok mu önemli, ondan da emin değilim artık. sanki hep aynı yere çıkıyor sonu. söylenen sözler, yaşandığı zaman içerisinde bir anlam ifade ediyor, sonradan düşünmek, geriye dönüp okumak anlamsız. o yüzden hayatındaki izleri silmek ister insan, herşeyi yoketmeyi seçer. yok ediyor ki, dönüp bakacak birşey kalmasın. nasıl ki bütün o şarkılar sizi anlatıyorsa siz aşıkken, bütün atasözleri de sizin için söylenmiştir siz ayrıldığınızda: "zaman herşeyin ilacıdır". bu sözlerin hepsinde kocaman bir tecrübe yatar.

insan unutabilir, isterse tabii. yeniden başlayabilir, bunu da istemesi lazım. ya da hep özlemeyi, hep "onunla" yaşamayı seçebilir. kendi kendine aşkını beslemeyi seçebilir. ama imkansıza yakındır bu, paylaşım olmadan aşk olmaz, ancak saplantı olur, tutku olur, tutkular çok güçlü olduğu kadar, aldatıcıdır da. ama ya zaman... o kadar hızlı ve insafsızca geçer ki, siz neyi beklediğinizi unutursunuz ama beklediğinizi unutmazsınız.

insan beyni kahpedir, kalbi gibi...

... bir aşkı paylaşmak için çok geç
bir paylaşıma aşık olmak içinse erken
beni sevda yerimden vurdu yine zaman
şimdi sana söylenecek tek cümle:
bende sana yetecek kadar ben kalmadı

Hiç yorum yok: