2 Nisan 2012 Pazartesi

N'aptın be Behzat?

Düzene ayak uydurmadığı için hep bir çıkıntı gibi kalan Behzat Ç. mahalle baskısına daha fazla dayanamayarak evinin erkeği olmaya karar verdi ve savcı Esra'ya evlenme teklif etti. Her ne kadar teklif fazlasıyla kendine özgü, "Evlensen ya sen benimle. Evlenicen mi?" diye kasmadan, çok içten, Behzatvari ifade edilse de, Behzat fenomeninin bir sıradanlığa ayak uydurmasına denk geliyor.

"Ya biz ne yapıyoruz, nereye gidiyoruz biz böyle" diyerek önce mesai arkadaşlarının dikkatini çekmeye çalışan Behzat, bu serserilik, berduşluk, "tek tabanca" olma durumunun bir kaybolmuşluğa işaret ettiğini anlatmak istedi gözümüze sokarcasına. Aslında onu sevmekten, takip etmekten keyif almamızın yegane sebebi bu kayıtsız duruşuydu. Abisi - üstelik boşanma davası halihazırda devam etmekte olan abisi - Şevket'in  "Evlen oğlum artık, senin de bir düzenin olsun" ısrarlarına, "kaçan kadın kovalanır" argümanı da eklenince Behzat çareyi "tek taş"ta buldu.

Neyse Behzat. Artık akşamları eve gidince koltukta leş gibi kaykılıp, ayaklarını sehpaya uzatıp bira şişelerinden koleksiyon yaparak belgesel seğretmek yerine, mükellef sofralarda salataları ve çeşit çeşit yemekleri, ince belli Esra'nın kocaman şarap kadehleriyle şarap içerek götürürsünüz. Çocuk da yapın, tamam olsun...

Hiç yorum yok: