16 Haziran 2010 Çarşamba

oje

bu ne boşluk, bu ne sıkkınlık ve bu ne bıkkınlık!

son birkaç gündür ofiste
çiçek diktim,
odamın dolaplarını 3 kere temizledim,
kitap okudum,
cd'lerimin hepsini önce bilgisayarıma ordan iPod'a kaydettim,
bilgisayarımdaki tüm gereksiz e-mailleri ve dosyaları sildim,
internetin en diplerinde okunmadık satır bırakmadım,
veee bugün en son nokta....
oje sürdüm!

evet evet, bugün parodilerdeki devlet memuru tiplemeleri gibi ofiste tırnaklarımı önce hafifçe bir törpüleyip arkasından oje sürdüm : ) işin garibi, bu aktiviteyi yapmaktan utanıp çekinmedim de aynı anda müzik dinlemek çok laubalice olur diye müziği kapattım : )

zaman geçmiyor, takılıp kaldık sanki...

gidiyorum gözüm arkada
kaçamadık buradan başbaşa
hangi oje yakışmaz ki kız sana
ver elini bana

Hiç yorum yok: