27 Şubat 2012 Pazartesi

obsesyon

Arkamda görünmez bir ip var, ayağıma bağlı ve dolaştığım her yerde beni takip ediyor. Bu yüzden, evin içinde dolaşırken, dönüşte yine geçtiğim yerden geçmeliyim ki ip düğüm olmasın. Salonda sehpanın sağ tarafından dolaşıp koltuğa oturdum diyelim. Kalktığımda sehpanın sol tarafından geçip odadan çıkmaya çalışırsam, ip sehpaya dolanır. Bir hayli yoruluyorum çünkü bütün gün bunu takip etmek takdir edersiniz ki çok zor.

Yerdeki terlikler sürekli ters dönüyor sanki. Kalkıp düzeltiyorum ama yerime oturduğumda bir bakıyorum ki biri daha ters dönmüş. Annemin o anda anlattıkları sadece bir uğultu kulaklarımda, gözüm terliklerde, sanki bir göktaşı birazdan bizim salonun camından içeri girecek büyük bir gümbürtüyle. Kalkıp terlikleri düzeltiyorum. Yetinmiyorum, onları uzak bir köşeye koyuyorum ki tekrar ters dönüp hayatımı altüst etmesinler.

Televizyonda Pepee diye bir çizgi çocuk halk türküleri söyleyip dans ediyor ve yeğenlerim ona eşlik ediyor. Söylediklerinin ne anlama geldiğini bilmeseler de bu saçmalıkla oldukça eğleniyorlar. Folklorik şarkılar söyleyen bir çizgi film karakteri, ne komik. İçimden bir türkü tutuyorum. "Bundan sonra Atabarı'nı söylerse, beni bugün arayacak". Söylemiyor.

Hiç yorum yok: